8 Mart 2012 Perşembe

Ey Kürt ve Türk Milleti !..

"Erkek fikir; kavramlar hangi kökten gelirse gelsin, o kavramlar içinde kendi mana evladını dölleyen fikirdir."

“Kılıçların gölgesiyle gölgelenen cennet, anaların ayakları altındadır!...”

Söz konusu olan “erkek fikir” ise, fikir en keskin kılınçtır. Kavramlar ise en verimli kadınları, ana namzedleri “erkek fikrin”.

Erkek fikrin şanı tecavüz etmemesi, kavramlara gönül huzuru ve neşesi ile kendisinin mana verimlerine beşiklik etmesini kabul ettirebilmesidir. Despot fikir, tecavüzcüdür, ondan kavram da nefret eder, evlatları da!... Despot fikir, işgalcidir, ondan millet de nefret eder, toprak da!.. Adeta kusar onu hayat, tecavüzcüsünün hatırası evladını doğuran ana gibi!.. Ana ve evlad masum, anlayın.

“Erkek fikir” aşkla bağlanmış bir nikahın temiz nesline, babadır. Evadları ve zevcesi üzerinde“Bey”liğinin ve “Baba”lığının gölgesi düşmüştür. İşte bu fetihtir!.. Bu ruhu anla!..

Anladıysan!.. Devam et...

Bundan tam 3 yıl önce böyle seslenmiştik köşemizden. Büyük Doğu'nun el attığı tüm mesele ve kavramlardan kendi mânâsını devşirmesi hakikatine bir nişane olmak üzere böyle bir sıfata bürünmek mesuliyetini ihtar etmek için.

O gün yahudî ırkçılık anlayışından neşet etmiş, adeta dişi ellerde oluşumunu tamamlamış ve çeşitli görünüşler altında Yahudî zihniyetini "Türk" rahmine yerleştirmiş ve yine "Türk"markası altında yeni diye sunmuş bir idrak galatına el attığmız için, bizi ayıplayanlar bugün ne haldeler ?.. Güyya keskin fikirleriyle esip gürlerken şimdi izi bile yok. 

O gün dediğimizin gereği olarak el attığımız "Türk" meselesi, bugün Büyük Doğu Fikir Ocakları'nın yolunu döşediği imkân sayesinde "Müslüman Türk" hassasiyetine doğru aşısını tekrarlamış ve bereketini her adımda görmektedir. Dün pek bir tavizsiz olduğunu söyleyenlere de sermayesini vermek büyüklüğünü de göstererek. 

Şimdi ise Salih Mirzabeyoğlu'nun "Kürt" mefkûresine el atışının üzerinden bilmem şu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen, bu el atışı mevzuular boyu zenginleştirecek ve doğuşunda bizzat Üstad'ın aşısının ürünü olan "Müslüman Türk" ile "Müslüman Kürt"ü TEZATSIZ birBÜTÜNe kavuşturacak, devrimci bir anlayışın nasılını göstermek yolundadır... Elbette bu şimdilik iddia ve yaşanılacak tecrübenin sonucunda görünecek bir husustur.

Bu yeni el atışta da dün olduğu gibi "HERŞEY ALLAH İÇİN ve BÜYÜK DOĞU ADINA" dır. 

Bu gözle;

Ey Müslüman Kürt Milleti !..

Sen Allah'ın tarihte ve bugün sana nasip ettiği "müslümanlık" vasfıyla, hep kahramandın ve kahraman kalmak borcu altındasın. Yahudî tarikiyle "Türk" markası altında senin düşman diye tanıtılman, bu "KAHRAMAN"lığın sana bügün kesilen faturasından ibarettir. Bu tazyik ve telkin altında "Kemalist""IRKÇI" ve "BATICI" çalışmalarla idrakleri iğdiş edilmiş kardeşinin (!) eliyle katledilmek gibi fecilerin en fecisi bir akıbet sana yaşattırıldı. 

Sen ilk defa bunu sezdiğin ve kardeşinin som "müslümanlık" vasfından sıyrılmak tehlikesini gördüğün an iki kahraman evladınla kardeşine el uzattın. Büyük Kürt İrfanı'nın yetiştirdiği Said-i Kürdî Hazretleri ile Şeyh Said bunlardan ikisidir. Bugün eğer "Kemalist" yahudî taktiğinin elinden imanını kurtaran "Müslüman Türk" diye bir şey varsa bunda özellikle Said-i Kürdî'nin muazzam fedakârlığını görmemek ne mümkün!.. Bunun yanında Şeyh Said, aynı Kemalist Yahudî taktiğinin ancak Kürt illerinin de sınırları içerisinde muhafaza edildiği şartlarda uygulanabilecek "Müslüman Türk"ten, "Yahudi Türk" elde etme asimilasyonuna karşı ilkKÜRT İSLAMCI reaksiyonuyla, bugünlere sirayet eden bir dalganın tohumunu attı. Bu tohum"Kemalist-Yahudi" tezgahının tekerine öyle bir çomak soktu ki, her adımda iflas eden bu projeye nisbetle kurtuluşumuzun ancak İslam olabileceği şartları sayesinde yaşıyoruz.

Ey Müslüman Kürt Milleti !..

İşte temelinde bu iki kahramanın yattığı ve adına "KÜRT MESELESİ" denilen mesele seninİSLAM AHLÂK ve ŞERİATI'na bağlılığından doğdu. Çünkü bütün örf, dil ve hususiyetleriyleKÜRT "İSLAM" demekti. Ve işte sen bu yüzden KÜRTLÜĞÜNDEN koparılarak ya "YAHUDİ TÜRK" veya tersinden "YAHUDİ KÜRT" zihniyetine bağlanmak istenildin. 

Ey Müslüman Kürt Milleti !..

Müslüman Türk kardeşinin aynı vasıf ve hususiyetlerinden dolayı operasyonlara uğradığı bu demlerde, bizzat vurulman ve sürülmene rağmen yaptığın bu fedakârlık karşılığında bugün, tersinden bir öfke nöbetinin istismar edilmesi yoluyla sana yaşattırılan benzer bir felaketin karşılığı olarak vurulmamıza ve sürülmemize rağmen sana BÜYÜK DOĞU elini uzatıyoruz.

Bu el "Yahudileşmiş Türk"ün değil, "Müslüman Türk"ün elidir ve sana bir vefa borcudur. Müslüman Türk için Said-i Kürdî nasıl kanı ve canıysa, Şeyh Said nasıl kanı ve canıysa, nasıl namusu ve şerefi, namusu ve şerefiyse, BÜYÜK DOĞU da senin için öyle kan, can, namus ve şereftir!..

Ey Müslüman Türk ve Kürt Milleti !..

Sizin için "Yahudileşmiş Türk ve Kürt" iki ayrı baraj kurdu. Yahudi elinin ürünü olan bu barajın tuttuğu su, "Müslüman Kürt ve Türk"ten ibarettir. Gücünü, şevkini, benzersiz güzelliği ile kavim hususiyetlerini, birbirini tepelemek, eritmek ve harcamak için kurulmuş bu iki baraj TC ile PKK'dır. 

İşte BÜYÜK DOĞU bir taraftan "Müslüman Türk"ü besleyerek TC barajını, diğer taraftan da"Müslüman Kürt"ü besleyerek PKK barajını yıkmanın ideolojisini kuran İSLÂM temelli tek Dünya Görüşüdür. 

YIK BARAJLARINI ZİHNİNDEN BAŞLAMAK ÜZERE!..

Bugün Bolu'da ağırlaştırılmış müebbetle zindanda bulunan MUTKΠaşiretinden, Seyyid Abdulhakim Arvasî Hazretleri'nin yetiştirdiği Müslüman Türk Üstad Necip Fazıl Kıskürek'in yetiştirdiği Müslüman Kürt Salih Mirzabeyoğlu bu ruhun son halkası olarak İDEOLOJİSİYLEsesine ses bekliyor!..

NOT:

"Ümmet, Varlığın Tâcı'na mânada tabi olanların dâiresi; millet de bu dâirenin insan kadrosu. Bizde kavim yerinde kullanılan bu anlamı yerli yerine iâde etmek ve millet deyince hatıra İslâm milletinin geldiğini bilmek lâzımdır. Nitekim «küfür tek millettir» ölçüsü bu nükteyi ifâdelendirir.
Arap, Fars, Kürt, Türk vesâire milletleri yok, kavimleri vardır. Ve hepsi birden İslâm dâiresi içindedir. İslâm milletinden...
Bugünkü İslâm milletinin, içinden ve dışından İslâm Nizâmını yepyeni bir ifâdeye kavuşturmayı dileyelim ve bunun duâsını edelim. "

(Necip Fazıl Kısakürek / İman ve İslâm Atlası s52)

Abdullah Kuloğlu / Büyük Doğu Haber

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder